Laurent Grasso, Paris ve New York arasında yaşayan ve çalışan bir Fransız sanatçıdır. Çalışmalarında bilimsel keşiflerden, beşeri bilimlerden, söylentilerden ve inançlardan ilham alan Grasso, tarihin ötesine geçen formları ve sembolleri yakalayarak bunları modern ve elle tutulur bir kelime dağarcığında görünür kılıyor. Filmleri, heykelleri, resimleri ve fotoğrafları, izleyiciyi gizemli bir atmosfere sürükleyen ve düşünmeye davet eden sürükleyici sergilerde sahneleniyor.

Solar Wind (2016) ve yakın gelecekte Grand Paris projesinin bir parçası olarak Chatillon-Montrouge'daki yeni tren istasyonunun tavanı gibi birçok enstalasyonu kamusal alanda görülebilir.

Çalışmaları Fransa'nın önde gelen sanat müzelerinde (Musée d'Orsay, Grand Palais, Centre Pompidou, Palais de Tokyo, Musée du Jeu de Paume) ve yurtdışında (Jeonnam Müzesi, Gwangyang; Mori Sanat Müzesi, Tokyo; Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi, Seul; Red Brick Art Museum, Pekin; Hayward Gallery, Londra; MAXXI, Roma; Centro National de las Artes, Mexico City; Musée des Beaux Arts de Montréal; Hirshhorn Museum and Sculpture Garden, Washington; Bass Museum of Art, Miami; Swiss Institute, New York, vb. ) sergilenmiştir.

Laurent Grasso ayrıca çok sayıda çağdaş sanat bienalinde (Güney Kore'de Sydney, Moskova, Lyon, Gwangju ve Busan, Birleşik Arap Emirlikleri'nde Sharjah, Hindistan'da Kochi ve Ekvador'da Cuenca) yer almıştır. Edindiği saygınlıklar arasında Sanat ve Edebiyat Şövalye Nişanı (2015), Marcel Duchamp Ödülü (2008) alması ve Roma'daki Fransız Akademisi - Villa Medici'de misafirliği (2004) bulunmaktadır. Çalışmaları hakkında Zaman Yolculuğu başlıklı bir monografi Rizzoli tarafından yayımlanacaktır. Perrotin ve Sean Kelly galerileri (New York) tarafından temsil edilmektedir.

ANIMA, 2022

HR film, 18 dk 14 sn

Sanatçının izniyle

Mont Sainte- Odile'i çevreleyen ormanda çekilen Anima filmi, artırılmış bir bilinç durumuna hipnotik bir dalıştır. Aynı anda bir ruha, bilimsel bir ölçüm aletine, bir hayvana, bir yapay zekaya, bir organizmaya ya da bir makineye air olabilecek hibrit bir bakış açısı. Bu dağıtılmış bilinç, olayların ve olguların meydana geldiği garip bir “Pagan Duvarı ”nın hem somut, hem maddesiz gerçekliğini algılar. Duvar adeta enerjileri katalize ediyor ve hayvanların, hayaletlerin, gizemli insan faaliyetlerinin, gaz ve buhar yayılımlarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Algılayan gerçeklik ve algılanan gerçeklik iç içe geçerek yörüngeler, akışlar ve mikro anlatılardan oluşan rüya gibi bir ara-dünya yaratıyor. Bir organizma gibi büyüyen ve gelişen Anima, canlı ile cansız, görünen ile görünmeyen, insan ile insan olmayan arasındaki sınırların bulanıklaştığı bir ekosistem yaratıyor.

Çeviren: Dilara Koz