Serkan Özkaya (1973, İstanbul) New York’da yaşıyor ve çalışıyor. Heykel ve enstalasyondan video ve dijital uygulamalara uzanan kavramsal sanat çalışmalarıyla tanınıyor. Özkaya'nın son projeleri arasında, çevresini ters çeviren dev bir kristal küre olan ‘’O’’; yansımaları kullanarak insan boyutundaki bir küreyi bir göz küresine dönüştüren sürükleyici bir yerleştirme olan ''ni4ni''; Marcel Duchamp'ın Étant donnés adlı eserinin bir yeniden yaratımı olan ve Duchamp'ın New York'taki stüdyosuna yerleştirilen ve bir camera obscura olarak çalışan ''We Will Wait'' yer alıyor. Diğer işleri "An Attempt at Exhausting a Place in New York", duvarları, hemen ötelerinde neler olup bittiğine dair projeksiyonlarla kaplayarak eritir; "Mirage", her dört dakikada bir odanın içinden geçen bir yolcu uçağının gölgesinden oluşur; "One and Three Pasta" (George L. Legendre ile) ikilinin Legendre'nin matematiksel denklemlerinden yola çıkarak doksan iki çeşit makarna için üç boyutlu bilgisayar modellerinden oluşur ve ‘’David (inspired by Michelangelo)’’ 21c Müzesi'ndeki Main Street Louisville'e dikilen, orijinalinin iki katı büyüklüğünde altın kaplama bir replikadır.
Dışbükey Bir Aynada Otoportre, 2024
Boya ve 800mm çapında ayna yarıküre ile yerleştirme, 447 x 405 x 303cm (y)
Sanatçının Postmasters Gallery, New York ve Galerist, İstanbul izniyle
John Ashbery'nin Parmigianino'nun tablosuna gönderme yapan “Dışbükey Bir Aynada Otoportre” adlı eserinden esinlenen bu çalışma, izleyicinin açısına benzersiz bir şekilde tepki veren bir otoportre yaratmak için kavisli bir yüzey kullanıyor. Aynanın tasarımı tuhaf bir etki yaratıyor: izleyiciler hareket ettiğinde, yansıma ters yönde hareket ederek mekân algılarını zorluyor.
Batlamyus’un eşdikdörtgen projeksiyon yöntemi kullanılarak 80 cm çapında yansıtıcı bir kubbe oluşturuldu. Bu kubbe, tüm mekânı kaplayan anamorfik desenleri harekete geçiriyor. Sanatçının otoportresinin görsel unsurları, kapalı bir odanın duvarlarına, tavanına ve zeminine yeniden üretildi. Kubbenin kavisli, aynalı yüzeyi bu unsurları yansıtarak çifte bir otoportre yaratıyor: uzamdaki çizim ve izleyicinin kendi yansıması, izleyiciye baktığı gibi bakıyor.
Bu yenilikçi yaklaşımda, anamorfozun içine dalmış olan gözlemciler, yansıtıcı kubbe üzerinde anında görsel anlam kazanan mekânsal yapının bir parçası haline gelirler. Esasen kubbe, etrafındaki mekânı insan gözü için anlaşılır kılacak şekilde yorumlar. Portre böylece görme ve görülme dinamiklerini tersine çevirir ve sonra yeniden tersine çevirir. Kubbe izleyici tarafından harekete geçirilir, ancak izleyici artık odak merkezinde değildir; kubbe aynı anda sanatçı, sanat eseri ve gözlemci rollerini üstlenir.
Marc Mewshaw Çeviren: Gizem Kozanoğlu