Seza Paker'in kavramsal pratiği bir düşünme biçimiyle karakterize edilir; sanatı akıcı, söylemsel ve şiirseldir. Açıklılığa temelden bağlılığını estetik ve felsefi bir duruş olarak ortaya koyan Paker, yerleştirme, fotoğraf, film, ses, kolaj, çizim gibi birçok farklı anlatım biçimlerini kullanır.
Eserleri ve sergileri sanatçının iç içe geçmiş düşüncelerinin, araştırma ve önerilerinin, yan yana akan, bazen birbirini yutan, bazen de birbirinden uzaklaşan görsel, duyusal ve hissi bir ifadesi olarak nitelendirilebilir. Metafor, çağrışım, sıralama ve önerme gibi teknikler aracılığıyla yapılanan bu dinamikler, biçim ve içerik arasındaki muğlak ilişkiyi besler ve devamlılığını sağlar.
Paker’in kişisel sergileri arasında; “Geçerken”, Galerist, İstanbul (2019); “Absinthe”, Galerist, İstanbul (2015); “Huzur Denizi”, Galerist, İstanbul (2012); “Ekoloji IV”, Şekerbank Açık Ekran, İstanbul (2012); “İsimsiz (Nasılsın?)”, Galerist, İstanbul (2006); “Kamuflaj”, Galerist, İstanbul (2002); “İşin Başı: Çizime Farklı Yaklaşımlar”, Kasa, İstanbul (2001) yer alıyor. Katıldığı grup sergileri ve bienaller arasında ise “Kartografya”, İstanbul (2020); “Saat Kaç?”, Arter, İstanbul (2019); “Seven Questions for Asia”, Kuandu Biennale, Taipei (2018); “Murmuring”, Museum and Galleries of Ljubljana (2017); “Encounters: Turkish Contemporary Art in Korea”, ARA Art Square, Seoul (2012); TRANSİT, Passage de Retz, Paris (2010); “Variations Continues”, le Crédac, Lvry-sur-Seine (2009) ve “Paradoxe in Identity”, 2. Uluslararası Buenos Aires Bienali (2002) bulunuyor. Seza Paker, Nice ve İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.
Absinthe, 2015
Video, 8 dk 28 sn
Sanatçının ve OG Galeri, İstanbul izniyle
Sanatçı bu çalışmasında adeta bir Atlantis şehri gibi olan İskenderiye açıklarında deniz altında 2000’li yıllarda bulunan bir Mısır heykeli tanrı Hapi ile ilgilenir. Hapi sabit imajıyla videonun alt köşesinde arşiv, karpostal, müze imgelerini gösterir. Bu imgeler, bir zaman makinasının içinden geçen, 100 yıl geriye, 1915’e ve 50 yıl sonraya 2065’e geçen düşüncelerdir. Bernard Quirny adlı fransız yazarın bir öyküsünden yola çıkar. Öyküde kahraman amcasının ona miras olarak bıraktığı konağa girdiğinde koridorlarda yürürken duvarlarda sanat eserlerinin sadece izlerinin olduğunu fark eder. Konağın merdivenlerinden yukarıya doğru koşturduğunda bir zaman makinasıyla karşılaşır ve duvarı aşarak zaman yolculuğunu gerçekleştirir.Ali Akay